Özet
20.yüzyılın belki de en tartışmalı sanat akımı olan sosyalist gerçekçilik akımı Sovyet devletinin resmi sanat anlayışıdır. Sosyalist gerçekçi akım form ve stilden çok içeriği önem gösteren, formun sadelikle kullanıldığı yansıtmacı bir sanat akımıdır. İlk yıllarında soyutlama tekniği sosyalist gerçekçi sanatçılar tarafından kullanılmasa da 1950’ler itibariyle soyutlama tekniği öne çıkmaya başlamış ve hatta burjuva zevk ve beğenilerince yaratıldığı düşünülen akımlarla ilişkilerde kurulmuştur. Bu savrulmalara karşı sanatla ilgilenen kongre müdahalelerde bulunmuştur. Nihayetinde sosyalist gerçekçi sanat akımı kapitalizme karşı kurulmuş ideolojik ve doğru olduğuna inanılan ve propaganda niteliğini kendinde taşımış sanat eserlerini ifade etmektedir. Yani proletaryanın sanatı kurulmaya çalışılmış, sanat belli bir zümrenin elinden alınmak istenmiştir.
Giriş
Sosyalist gerçekçi akım Marks ve Engels’den temel alan bir sanat akımıdır. Marks ve Engels’in sanata dair fazla yazı yazmamış olmasına rağmen toplum düzeninin eleştirileri ve yeni düzenin kurulması yolunda ortaya konulmuş teorilerden çıkarımlar doğrultusunda sistematize edilmiştir. Bu teoriye göre toplumlar toplumsal düzenin çelişkilerini kendinde taşır ve diyalektik mantık çelişkileri aşmak için yol göstericidir. Kısaca karşıtların birliği olarak tanımlanabilecek diyalektik, eski toplumun çözülüşünü sağlayacak ve eskinin içerisinden yeni olanın kurulmasına ön ayak olacaktır. Sosyalist gerçekçi sanat akımı da diyalektik mantığı eserlerinde kurmaya çalışarak hem eskinin eleştirisini ve yıkıcılığını hem de yeni toplum tahayyülünü besleyici çalışmalarda bulunmuştur. Bundan mütevellit sosyalist gerçekçi akım sınıfının kurtuluşu için propangadist bir yapı arz etmektedir. Sanat eserini seçkinci kesimden kurtarmak içinde form yapısı sade ve kolay anlaşılır yansıtmacı bir yapı arz etmektedir. Form ve içeriğin diyalektik birliğini savunan sosyalist gerçekçi akıma göre sanat hem çelişkileri kendinde barındırmalı hem de yeni dünya tahayyülünü insanlara anlatma misyonunu gütmelidir. Sovyet sosyalist gerçekçi akımın temel dürtülerini oluşturan husus bu ideolojik temelden mütevellittir.
Rus toplumunun Sovyet öncesi toplumsal gerçekçi akımdan beslenen sosyalist gerçekçilik akımı Çerniçevski, Tolstoy gibi isimleri de kendine örnek almıştır. Lenin’in en sevdiği ve örnek olarak gösterdiği eser Nikolay Çerniçevski’nin ‘’Nasıl Yapmalı’’ adlı edebi eseridir. Burada Sovyet sosyalist akımının nüvelerini görmüştür. Sosyalist gerçekçi akım ilkin edebiyat alanında başlamasına rağmen daha sonraları müzik, resim, tiyatro ve mimari gibi alanlarda da hakim bir rol oynamıştır. Fakat ilk adımların edebiyat alanında atıldığı söylenebilir. O ilk adımlardan biride avangart sanat destekçisi proletkült örgütlenmesidir.
Kapitalizmin toplum düzenini kültürel alanda mahkum etmek isteyen toplumsal gerçekçi akım Sovyet cumhuriyetinin yıkılışından sonra gündemden düşmüş ve yerini yeniden toplumsal gerçekçi akıma bırakmıştır. Dolayısıyla sosyalist gerçekçi akımın ömrü Sovyet cumhuriyetinin ömrü kadar olmuştur.
Sosyalist Gerçekçilik ve Resim Sanatı
Sosyalist gerçekçi resim sanatı, diğer sanat alanlarında olduğu gibi, Sovyet dönemi ideolojik tahayyüllerine ve mücadelelerine dayanmaktadır. Sosyalist gerçekçi sanat anlayışı form ve stil üzerinde durmaktan çok içerik üzerinde durmuştur. Tabii form ve stil için de sadelik ve yansıtma kuramını kabul etmiştir. Kapitalist sosyo-ekonomik toplumsal düzene karşı tepki olarak geliştirilen sosyalist gerçekçilik, resim sanatında da sosyalist ve komünist toplum idealine ulaşabilmenin resmini tuvale yansıtmaktadır. Eski toplum olarak kabul gören SSCB öncesi döneminin resim sanatına hakim olan form ve içerik anlayışına yer verilmemiş ve o anlayış mahkum edilmiştir. Rus çarları, kral, kraliçe gibi egemen ve aristokrat kesimin portreleri, toplumsal çıkarları gerçekçilik öncesi resim sanatının form ve içeriğini oluşturduğu kabulüne karşıt olarak sosyalist gerçekçi resim sanatı işçilerin, köylülerin vb. alt sınıfların resimlerini tavullerine yansıtmıştır. Fabrikada çalışan işçiler, toprakta çalışan tarım işçileri, spor alanındaki kolektif emeğe yapılan vurgu, SSCB önder kişiliklerinin tabloları gibi konular yeni akımın içeriğini oluşturmaktadır. Söz konusu içerikler özel mülkiyetin, rekabetin, ekonomik zenginliğe elinde toplayan burjuva sınıfına karşı eleştiriler içerirken; kolektivizme, emeğin toplumsallaşmasına, emeğin yöneticiliğine, kapitalizmi ve faşizmi temsil eden devlerleler girişilen savaşların efsanevileştirilmesi ve sosyalist toplumun kuruculuğuna atıflar içermektedir. Form olarak da sanatsal süsten, karmaşadan, anlaşılması güç motiflerden uzak durulmuş, fotoğraflama mantığındaki resim çalışmaları gerçekçi resim sanatında çoğunluğu oluşturmuştur. Bu noktada sosyalist gerçekçi resim sanatının toplumun gerçek yaşamını olduğu gibi resmettiği görülebilmektedir. Bu anlayışın temel nedenlerinden biri uzun süre sanatın dışında bırakılmış proletarya sınıfının anlayabilmesine olanak sağlamak olarak yorumlanabilir. Diğer taraftan ise ekspresyonizm, avangart, sürrealizm gibi sanat akımlarının idealist ve bireyci sanat anlayışlarına gösterilen tepkinin söz konusu olduğu söylenebilir. Zira Sovyetlerdeki örgütlü avangart sanatçılarını tepki gösterilmiş ve avangar sanat dernekleri kapatılarak yerine sosyalist gerçekçilik resmi olarak kabul edilmiştir. Materyalist bir felsefe doğrultusunda resim sanatına yaklaşan Sovyet sanatçıları, yaptıkları resim çalışmalarında, gerçekliği sanattan ayırmamak düsturunda olmaları dolayısıyla sanatı insan yaşamının yansıması olarak görmüşlerdir. Bu minvalde sanat eserlerinin geneli ve özelde ise resim sanatı alt sınıfların gündelik yaşamının yansıtıldığı, sosyalist yaşamın ideolojik propagandasının
aracı ve kapitalizme karşı emeğin mücadelesinin alanına dönüşmüştür.
Aleksandr Deyneka’nın 1927 yılında yaptığı “Tekstil İşçileri” adlı çalışması sosyalist gerçekçi sanat akımının ilk dönemini yansıtmaktadır. Zira bu akımın ilk dönmeleri soyutlamadan daha uzak yalın bir stil göstermektedir. ‘’Tekstil İşçieri’’ adlı çalışmada işçilerin kadınlardan oluşması yeni toplumda kadınların çalışma yaşamındaki yerini vurgulamaktadır. Bu yolla aynı zamanda kadınların ekonomik olarak özgürleşmesi neticesinde toplum yaşamında konumunun yükselmesinin sosyalist toplum nezninde propagandasını içermektedir.
Sovyet döneminin ileri yıllarını kapsayan yukarıdaki resim Viktor Popkov’un 1958 tarihli “Haftasonu” isimli resmidir. Bu dönemde ressamlar soyutlama tekniğini daha fazla kullanabilmiş, yapılan çalışmalar özgünleşmiş ve sanatsal öğeler daha fazla kullanılmıştır. Fakat tek amaç sanatsal gayelerle örülmüş sanat eseri anlayışında değil, sosyalist ideolojinin temsilcisi SSCB ülkesinin proletarya temelli ideolojik içeriği doğrultusunda sanat eseri ortaya koymaktır. Bu doğrultuda yukarıdaki resim sosyalist ülkedeki çalışma zamanının kısalığına dikkati çekmektedir. Çalışma saat aralığı dışında ve hafta sonları proleteryanın spora ayırabildikleri vakti simgelemektedir. Arkadan geçen tren ise konjoktürel siyasi ortam düşünüldüğünde teknolojik ilerlemenin başarısı üzerinde durmaktadır. Zira Sovyet dönemi resim eserlerinin çoğu bu ayrıntıyı taşımaktadır.
Tatyana Yablonskaya tarafınca 1949 yılında yapılan ‘’Ekin’’ adlı bu resim Sovyet toplumunda çalışmanın zorunlu değil, keyifle ve istekli yapıldığını simgelemektedir. Görüldüğü gibi kadınların toplum yaşamını katılımı çalışma üzerinden gösterilmektedir. Kollektivist ve komünal emeğin toplum yararına, yani kendileri için çalışmak olduğunu imgeleyen Yablonskaya, Sovyet sosyo-ekonomik sisteminin insanı yabancılaşmadan koruyacağını nitelemektedir. Aynı zamanda tarım ürünlerinin bolluğu da resmedilmiştir. Bu bolluk imgesi de Sovyet sisteminin doğru bir ekonomi politik güttüğünü resmetmektedir. Diğer bir ayrıntı ise üretimin kolektif çiftliklerde yapıldığını ifade etmektir. Zira Sovyet düşünürleri ve halkı kendi uğruna gelişmenin ön şartının kolektif üretim çiftliklerinden geçtiğini düşünmektedir. Bu noktada üretimin toplumsallaşması yüceltilmektedir.
Sonuç
Sosyalist ideolojiyi temel alan Sosyalist Gerçekçilik akımı Sovyet halkının ve proleteryanın sanatı olarak tariflenebilir. Bu sanat akımı bireyci hayal dünyasından çıkarak toplumsal temaları resim sanatında kullanmışlardır. Sovyetlerde çalışmanın ilerleticiliği, kolektif çiftliklerin önemi, rekabetin insan özüne yabancılığı, insani ve ekonomik gelişmenin ön koşulu olarak komünal ekonominin gerekliliği resim sanatında kullanılan imgelerdendir. Dolayısıyla Sovyet sanatı ideolojinin ve Sovyet sosyo-ekonomisinin propagandasını yapmaktaydı. Bu noktada sanatı da burjuvazi ve aristokrasinin zevklerinden kurtarmak gayesiyle onu proleter sınıfının düzeyine indirmiş, hem öğretirken hem de o sınıfın öğrenmesi çabasını gütmüştür. Sonuç olarak sosyalist gerçekçilik akımı yeni toplumsal düzenin deneysel sanatının adıdır.
Kaynaklar
- Clark T. (2017), Sanat ve Propaganda, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
- Ageta Pyzik (2019) , Sovyet Sosyalist Realizmine Yeniden Bakmak, https://www.e-skop.com/skopbulten/sovyet-sosyalist-realizmine-yeniden-bakmak/4768.
- Tagızade L. (2006), Sosyalist Realizm: Kökeni, Oluşum Süreci ve Kavramı. Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, s. 7-24.
Merhabalar. Bugün, sosyalist gerçekçilik akımını ve Sovyet dönemi resim sanatının ideolojisini detaylı bir şekilde açıklayan güzel bir yazı okudum sayenizde. Tebrik ederim. Akımın prensiplerini ve nasıl Sovyet toplumunun ideolojisiyle uyumlu hale geldiğini tüm ayrıntısı ile öğrenmek, sanatın toplumsal dönüşüm ve propaganda aracı olarak nasıl kullanıldığını okumak bana yeni bilgiler kazandırdı. Kaleminize sağlık.
🙏