Sosyoloji biliminin kurucusu ve isim babası Auguste Comte’tur. Sosyoloji kelimesini ilk olarak Auguste Comte kullanmıştır. Auguste Comte sosyolog, matematikçi ve filozoftur. Sosyolojinin babası olarak bilinen ve Katolik bir aileden gelen Auguste Comte Fransa’nın Montpellier kentinde dünyaya gelmiştir. Sosyoloji geçmişi ise “sosyoloji neden diğer bilim dalları gibi bir dal olmasın?” Tezini öne sürmesine dayanmaktadır. Bu sorusu ile birlikte sosyolojinin temellerini atmıştır. Bu atılan temellerin ilerleyip sosyolojinin gerçekten de bir bilim haline gelmesini sağlayan isim ise Émile Durkheim’dır. Durkheim‘ın Bordeaux Üniversitesi’nde sosyoloji departmanı kurması günümüze kadar gelen sosyolojiye dair her şeyin sağlamasıdır.
Keşfedin: Comte Sosyolojisi
Başlıklar
Sosyolojinin İsim Babası Kimdir?
Yukarıda da belirtildiği üzere sosyolojinin isim babası Auguste Comte’tur. Auguste Comte bu bilime “Sosyoloji” demeden önce “Sosyal Fizik” demiştir fakat Sosyal Fizik tabirinin o zamanlarda başka çalışmalar için kullanıldığını gözlemlemiştir ve bu durumun anlam karmaşası oluşturduğunun farkına varmıştır bundan dolayı da “Sosyoloji” tabiri ile devam etmiştir.
Türkiye’de Sosyolojinin Kurucusu Kimdir?
Sosyoloji biliminin Türkiye’deki kurucusu Ziya Gökalp’tir. Ziya Gökalp, Durkheim’ın görüşlerini ve yazılarını tercüme etmiştir hatta bu tercümelerini Türkiye’nin şartlarına göre uyarlayarak ek olarak özgün görüşlerini de kaleme almıştır ve böylece sosyolojinin Türkiye’deki öncüsü olmuştur. Ziya Gökalp ilk sosyoloji dersini Selanik Sultanı Mektebi’nde vermiştir. Daha sonra Darülfünun-i Osmani’de (günümüzdeki İstanbul Üniversitesi) verdiği sosyoloji dersleri ile daha da geliştirip zenginleştirmiştir. Fransa’da meydana gelen ihtilal Avrupa’da ve Türkiye’de de etkilerini göstermiştir. Birçok düşünce akımı Fransa etkisinde gelişmiştir bu durum sonucunda da Durkheim’dan etkilenen Ziya Gökalp Durkheim’ın pozitivist anlayışını Türkiye’ye aktarmıştır.
Modern Sosyolojinin Kurucusu Kimdir?
Modern sosyolojinin kurucusu kabul edilen isim Émile Durkheim’dır. Comte’un başlattığı bu disiplini geliştirerek bağımsız akademik disiplin haline getirmiştir. Modern sosyoloji on dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın sonlarını kapsayan tarihlerde, gelişen teorik yaklaşımları ele alan dönemdir. Durkheim’ın çalışmalarıyla şekillenen bu yaklaşımlar işlevsel, çatışmacı ve simgesel etkileşimcilik olarak üçe ayrılmıştır.
Din Sosyolojisinin Kurucusu Kimdir?
“Din Sosyolojisi” terimini ilk kez kullanan isim Émile Durkheim‘dır. Durkheim dinin “bilgimizin sınırlarını aşan şeyleri” kapsadığını ifade etmiştir. Durkheim’ın din sosyoloji anlayışı temelini kolektif bilinç oluşturur. Bahsedilen bu bilinç yine kolektif düşüncelerin toplamı olarak tanımlanmıştır ve bu tanımlamaların temelinde de dini boyutta inanç ve dini düşünceler yer almaktadır. Durkheim’a göre toplum dinin özüdür ve din kutsal olanı kabul etmeye dayalı pratik ve inançları ele alan toplumsal kurumdur.
Sosyolojide Öncü Olan Sosyologlar Kimlerdir?
1)Saint Simon
Fransız Sosyolog Saint Simon, toplumsal değişimi ve buna bağlı olarak toplumsak ilerlemeyi incelemiştir. Endüstriyel toplum, endüstriyel sınıf, sınıfın değişken rolü ve toplumsal mühendislik konularında çalışma yapmıştır.
Saint Simon, doğa bilimlerinde kullanılan yöntemlerin üzerinde çalışarak, toplumsal yapının daha açık ve ayrıntılı bir şekilde anlaşılacağını ifade eden ilk sosyologlardandır. Simon, yaşanan çağdaki düşüncelerin, değerlerin, olayların o çağın sosyo-ekonomik durumu ile şekil aldığını savunmuştur. Yani Simon’a göre ekonomiye (sanayileşmeye) bağlı olarak ekonomik aşamalar meydana gelmektedir. Simon bu yaklaşımına bağlı olarak tarihsel- materyalist yöntemin temsilcileri arasında yer almaktadır.
2)Auguste Comte
Aynı zamanda sosyolojinin isim babası olan Comte, hocası olan Simon’un çalışmalarından etkilenerek insanlığın üç temel aşamadan (teolojik, metafizik, pozitif) geçtiğini belirtmiştir. Comte’a göre bu aşamaların sosyo-ekonomi ile bir bağlantısı yoktur. Bu aşamaları “insan düşüncesinin evrimi” olarak değerlendirmiştir. Buna ek olarak pozitivizm akımının önemli düşünürleri arasında yer alır.
- Teolojik Evre: Aklın Tanrı merkezli işlediği evredir. Olayların dayanağı Tanrı merkezlidir.
- Metafizik Evre: Olan olayların doğa üstü ve doğa ile açıklandığı dönemdir.
- Pozitif Evre: Akıl artık bilim merkezli olmuştur. Auguste Comte bu aşamada toplumsal hayatın kesinliklerini bulabiliriz demiştir ve insanın tarihinin aklın dönüşümü olduğunu belirtmiştir. Comte’a göre bu evre ulaşılması gereken son evredir
3)Émile Durkheim
Fransız Sosyolog Emile Durkheim, yapısal işlevselci düşünce çerçevesinde fikirlerini sunan, toplumun işleyişini bireysellikten daha değerli gören bir düşünürdür. Marx’ın tersine düşünceleri vardır, bireysellikten ziyade toplumun faydasını düşünür. Toplumsak normlar, değerler, kurumlar, işbölümü vb. bu gibi şeyler toplumu bir arada tutar ve bozulmamalıdır.
Durkheim tarihsel süreçte toplumları işbölümü kavramı altında iki başlıkta incelemiştir.
Mekanik iş bölümü: Bu bölümde farklılaşma en azda olup dayanışma ve din toplumun yapısına hakimdir ve benzerliği dayanır çünkü birey toplumdan ayrı düşünülemez. Yani bireyin kendi bakış açısı, düşünceleri gibi öznellikler belirgin değildir.
Organik İş Bölümü: Bu bölümde ise çeşitli iş bölümlerinin olmasından dolayı dayanışma azdır ve bireyselleşme ortaya çıkmıştır. Artık herkes her işi yapmak yerine alanlara yönelmiştir. Böylelikle bireyselleşme, sekülerlik ve farklılıklara dayanan toplum yapısı meydana gelmiştir. Durkheim bu ayrımları nüfusun artmasına bağlamıştır ve bunun sonucunda ortaya çıkan iki farklı toplumun değişkenini “dayanışma” kavramı ile açıklamıştır.
4)Karl Marx:
Alman Sosyolog Karl Marx, çatışmacı yaklaşım çerçevesinde fikirler sunan ve sınıf, emek, işçi, kapitalizm, tarihsel materyalizm, proleterya-burjuva çatışması gibi kavramları çalışan sosyologdur. Fikirleri genel olarak Durkheim’in tersidir.
Marx tarihsel materyalizm anlayışını “ gerçekliğin kaynağı maddi koşullardır.” Diyerek açıklamıştır. İnsanın üretici, yaratıcı ve özellikle bilinçli olduğunu ifade etmiştir ve böylece sosyolojik düşüncelere öncülük eden tarihsel materyalizm anlayışı ile toplumu incelemiştir. Tarihsel materyalizmin ortaya çıkışı toplumsal düzendeki aşamaların temelinde üretim tarzlarının yer almasıdır. Maddi koşulların dönüşümü toplumsal yapıyı etkilemiştir ve bu maddi gerçeklik insandan bağımsızdır. Marx’a göre her şeyin alt yapısı ekonomidir. Karl Marx toplum düzenini doğru bir şekilde tespit edebilmek için toplumda kullanılan üretim araçlarına, o üretim araçlarının sahiplerine ve üretim araçlarını kullanan bireyler arasındaki ilişkilere bakılması gerektiğini savunmuştur.
5)Max Weber
Weber toplumsal yapıyı incelerken Marx’tan etkilenmiştir fakat etkilenmesinin yanında eleştirilerde de bulunmuştur. Örneğin tarihsel materyalizmi reddetmiştir. Weber’e göre toplumun değişmesinde ekonomi etkilidir fakat düşünceler, inançlar ve değerler de ekonomi kadar etkilidir. Weber’e göre insanlık tarihi akılcılaşmadır ve iki tip akıl vardır. Bunlar:
- Geleneksel Akıl: Birey sorgulamaz ve din değişimin temel kaynağıdır.
- Rasyonel Akıl: Rasyonel akılda ise araçsal hesaplamalar vardır.
Weber akılcılığın getirdiği modern toplum yapısının, bireyleri uzun süredir var olan alışkanlıklarından, dinlerinden ve geleneklerinden uzaklaştırdığını düşünmüştür ve “demir kafes” olarak belirttiği ifadesinde bürokratik yapının memur sınıfının gücünü arttıracağını ve bu gücün demokrasiye karşı bir tehlike yaratacağını söylemiştir.
6)Herbert Spencer
Spencer toplumsal yapıyı biyoloji alanında Darwin ve Lamark’ın yaptığı bilimsel çalışmalardan etkilenerek açıklamıştır. Spencer’a göre toplumun dayanağı evrimleşme sürecine bağlıdır. Bu sürecin başlangıcında aynı yapıdaki kitle zamanla farklılaşır fakat aralarında işbölümüne dayanan bir ilişki vardır. Sosyolojik olarak bakıldığında bireyler toplulukları, topluluklar toplumları ve toplumlar da ulusları oluşturur. Spencer da bu aşamalar meydana gelirken farklılıkların da aynı zamanda meydana geldiğini savunmuştur. Tıpkı biyolojik olarak bakıldığında insanın oluşma sürecinde yapısında meydana gelen kollar, bacaklar gibi farklılıkların oluşmasını sosyolojik bağlamda ulusların sınıflara ayrılması ile bağdaştırmıştır ve en sonunda insanın fizyolojik yapısının tamamlanmasını sosyolojik olarak toplum düzeninin tabiri caizse rayına oturması ile açıklamıştır. Ayrımlaşmanın aslında işlevsel olarak gelişmeye dayalı olduğunu savunan Spencer, sosyoloji deki yapısal-işlevsel anlayışın da öncüleri arasında yer almaktadır.
KAYNAKÇA
- Sezer, B. (2006). Sosyolojinin Ana Başlıkları. İstanbul: Kızılelma Yayıncılık.
- Mehmet D. Topses. (2022) Gençler İçin Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm. Çanakkale: Paradigma Akademi
- Émile Durkheim. Sosyolojik Yöntemin Kuralları. İstanbul: İnkılap Kitabevi Baskı Tesisleri. 11. Baskı (2021)
- John J. Macionis. Sosyoloji. Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık. 13. Baskı. (2022)