Stoacılık veyahut da Stoa Okulu; Helenistik Roma felsefesi döneminde ortaya çıkarak tarihsel süreçte 500 yıla damgasını vurmuş önemli bir felsefi akım olarak kabul edilmektedir. Helenistik felsefe döneminde Aristoteles ile birlikte felsefenin ilgi odağı teorik zeminden ziyade pratik açıdan da ele alınmış ve M.Ö 6. yüzyılda en geçerli anlatımına kavuşmuştur. İnsan bireysel mutluluğunu arttıracak bilgeliğe ulaşma arzusu ile kuşatılmış olmakla beraber varoluşa anlam belirlerken bilime de yardımcı bir enstrüman görevi yüklemiştir. Denilebilir ki felsefeye bir yaşam/yaşama sanatı misyonu yüklenmiştir ve buna yönelik ortaya çıkan akımlardan birisi Stoacılık gibi eklektik bir felsefi yaklaşımdır. Pratiğe odaklanmış felsefeyi izah edeceksek eğer bireylerin gündelik yaşam pratikleri üzerindeki etkilerini ele alması ve buna yönelik bir yaşam biçimi oluşturma çabası olarak ifade edilebilir.
Felsefede Stoacılık akımının oluşum aşamasında Herakleitos, Sokrates, Platon, Kinizm gibi önemli isim ve akımlar etkili olmuştur. Hatta denilebilir ki Stoacılık Kiniklerin aşırılığını törpüleyerek; Stoa Okulu’nun odak merkezine de Sokrates’in ‘’doğru düşünmek’’ kavramını almıştır. Buradan hareketle iyi bir yaşam elde etmek ve mutlu olmak ancak doğru düşünme aracılığıyla ulaşılabilir; doğru düşünebilen ve doğaya uygun davranmayı öğrenen insan hiçbir davranışında yanılmaz düşüncesi mevcuttur. O halde Stoacılık bir ahlak felsefesi vurgusuna sahiptir ve bireye öğretmeyi amaçlar.
Başlıklar
Stoacılık Felsefesinin Özellikleri Nelerdir?
- Stoa felsefesinde temel amaç bireysel mutluluğa ulaşmaktır.
- Mutluluğu elde etmek için doğaya uygun bir yaşam tarzına sahip olunmalıdır.
- Mutluluk/ mutlu olma hissiyatı dış koşullar tarafından belirleyici olmamalıdır.
- Stoacılar; hırsa, şehvete ve tutkuya yüz çevirmişlerdir ve zevkten, acıdan arınmış olma gerekliliğini savunurlar.
- Bu felsefi yaklaşıma göre gerçek iyilik erdem manasına gelirken kötülük ise vicdan azabı olarak tezahür etmektedir.
- Her türlü acı doğal bir sebepten kaynaklıdır ve olumsuz durumlarla karşılaşıldığında sabır gösterilmeli ve kayıtsız kalınmalıdır.
- Bu felsefe tek tanrı, akıl, kozmos, doğa, yazgı, yaratıcı gibi kavramlar üzerine inşa edilmiştir.
- Kozmopolitizm idealine vurgu vardır; dünya yurttaşlığı yani halklar arası eşitlik tasavvuru öne sürülmektedir.
Stoacılık Felsefesinin Temsilcileri Kimlerdir?
- Kıbrıslı Zenon
- Seneca
- Epiktetos
- Marcus Aurelis
- Kleanthes
- Khrysippos
- Panaitios
- Cicero
Stoa Felsefesinin Kurucusu Kimdir?
Stoa Okulu, Antik Yunan Filozofu Kıbrıslı Zenon tarafından kurulmuştur. Yunanca ‘’direklere dayanmış açık dehliz’’ anlamına gelen ‘’Stoa’’ sözcüğü Zenon tarafından Atina’da dehlizde kurulu olan bir resim galerisinde ders vermesi sebebiyle okul bu isimle anılmıştır. Zenon, Nietzscheci bir tabirle üst-insan olma adına sade bir yaşam tarzını ve özgün bir ahlak felsefesi ilkelerine örtüşecek şekilde yaşama arzusu ile ön plana çıkan filozof olarak tanınmaktadır.
Zenon ile ortaya atılan bu okul tarihsel süreçte değişimlere uğramış ve Roma İmparatorluğu’nun en önemli felsefi akımı haline gelmiştir. Zenon sonrası dönemde Stoacılar, apatheia’nın yani duyumsamazlığın peşine düşmüşlerdir. Daha başka bir söyleyişle ideal olan duygusuz, vurdumduymaz ve incinmez bir ruh haline sahip olmak önemli bir yer edinmiştir.
Stoacılık Neyi Savunur?
Stoacı filozoflar; varolan şeylerin, etkilenebilen ve etkileyebilen şeyler olduğunu ifade ederek varolan şeyin madde olduğunu yani ideaların anlamsız olduğunu iddia ederler. Bununla birlikte Tanrı fikrine de yer verirler ve Tanrı’nın da bir madde olduğunu kabul etmişlerdir. Dolayısıyla logos Tanrı’da vücut bulur; her yerdedir ve her şeyi kontrol eden güce sahiptir ilkesinden hareketle bir tür panteizm fikri mevcuttur. Her şeyin logos’un tezahürleri olması ile birlikte Stoacılar bir ‘’kadercilik anlayışına’’ sahip olmuşlardır. Onların nezdinde kader; Tanrı’nın etkin kaderidir ve insan bu bahşedilen kaderi sevmelidir. Tanrı fikrinin kabulü ile stoacı kimseler insanın trajik kaderine karşı acıya kayıtsız kalma, vurdumduymaz olma gereksinimi; tevekküle ve metanete yaklaşma isteğinden doğar.
Stoacılar İçin İyi Ahlak Neye Bağlıdır?
Stoacılar için ‘’iyiyi’’ temsil eden şey erdemler, erdemlere uygun bir yaşam biçimi sürdürme ve bunun sonucunda gerçekleşen bir kötülüğün dünyasından sıyrılmayı mümkün kılan bilgeliktir. Anlatılmak istenen şudur ki: esas itibariyle insanın mutlu olma çabası herhangi bir dış koşula bağlı bir biçimde değil aksine kendi içinde yaratabileceği bir benlik aracılığıyla gerçekleşecektir. Buna bağlı olarak cesaret, bilgelik, adalet ve ölçülü olmak gibi dört temel kavram aslında stoacıların ahlak çerçevesini oluşturmaktadır. İdealize edilmiş mutlu olma arzusu hazzı merkeze alan bir tavırdan ziyade acılara dair bir tolerans geliştiren;insanın sosyal yönünü gözeten bir doğaya uygun yaşama biçimi iyi bir ahlak anlayışının karakteristikleridir.
Stoacılara Ne Denir?
Helenistik felsefe döneminde önemli yer edinmiş felsefi akıma uygun bir biçimde iyiye ulaşma, mutlu olma adına hareket eden kimselere stoacı, stoik ( stoique) denilmektedir.
İnsanın mutlu olmasını odak noktasına yerleştiren Stoacılar; mutluluğun bilgelik ve erdemler üzerinden elde edilebileceğine inanmışlardır .Zira erdemli olmak yalnızca iyiyi temsil etmektedir ve akla uygun bir yaşamı sürdürebilme açısından anahtar rolü görmektedir. Kötülük insanın mutlu olmasına engel bir durum teşkil eder ve ancak erdemler aracılığıyla bilge olan kişi kötülükten arınabilir şeklinde bir inanç mevcuttur. Tam da bu sebepten ötürü stoacılar doğaya uygun bir yaşam sürmeyi amaçlamaktadırlar.
Doğayı geniş bir perspektiften ele alan ve uğradığı değişimleri, dönüşümleri görebilme yetisi Stoacılar açısından önemli bir duruşu temsil eder. Zira bu kimseler için evren ve doğa içerisinde kendi işgal ettiği o küçük yerin farkında olmasından hareketle her şeyin gerçek değerini anlayabilme açısından önem taşır. Denilebilir ki aklın hüküm sürdüğü, toplumun değerlerinin gözetildiği erdemli bir yaşam biçimi ideali bulunmaktadır.
Tarihsel sürece damgasını vurmuş bu felsefi öğreti materyalist bir yaklaşımı içinde barındırmaktadır. Tanrısallığa dair fikrinden hareketle panteist bir tavrı içinde bulunduran Stoacılık aslında her şeyin tek bir şeye bağlı olduğu bir nedensellik fikrini savunmaktadır. Tüm olayları ilahi bir ilkeye bağlı olduğu kesin bir nedensellikten bahsetmişlerdir. Daha başka bir ifadeyle insan yaşamında ve dünya üzerinde gerçekleşen her şey ve olayı üst ve ortak bir kesintisiz nedensellik ile açıklamışlardır. Bu perspektife göre gerçekleşen olaylar dizisi bir rastlantıdan değil zorunluluktan doğmaktadır.
Roma Dönemi’nin en önemli felsefi akımlarından bir diğeri Epikurosçuluk olarak adlandırılmaktadır. Epikurosçuluk akımı da bir ahlak felsefesine vurgu yapar ve tıpkı Stoacılık gibi epistemolojik yönden duyumculuğa dayanır. Fakat bu iki felsefi akımı birbirinden ayıran önemli farklar bulunmaktadır: Stoacı yaklaşıma göre onlara uygun yaşanması gereken erdemler mevcut iken Epikürcü yaklaşım açısından erdemler bir araç işlevi görür. Öte yandan Stoacılar açısından acıyı kabullenmeye yönelik bir vurgu yapılırken Epikürcü perspektifte acıdan kaçmaya yönelik bir tavır sergilenmektedir. Zira Epikuros, hazzın peşinden koşmanın acıyı doğuracağına yönelik inancından ötürü acının yokluğunu zirveye yerleştirir.
Stoacılar ölüm fikrini merkeze koyarak yaşanması gerekliliği savunur, Epikürcüler ise ölüm meselesi üzerine düşünmekten kaçınmayı hatta düşünülmemesini öne sürmektedir. Denilebilir ki bahsi geçen her iki felsefi yaklaşım aşırılıktan uzak bir tavra sahiptir.
Keşfedin: Septisizm Nedir?
Stoa Felsefesi Kitap Önerileri
- Stoa Felsefesi- Jean Brun
- Epiktetos-Kılavuz
- Epiktetos-Enkheidirion
- Lucuius Seneca-Tanrısal Öngörü
- Marcus Aurelius- Kendime Düşünceler
- Cicero- Tanrıların Doğası
Kaynakça:
- Arslan, Murat (2001) , Hellenistik Dönem’e Damgasını Vuran Yaratıcı Felsefe Sistemleri: Epikurosçuluk ve Stoacılık -I-, Arkeoloji ve Sanat Dergisi. 23 (100), s.19-29
- Arslan, Murat (2001) , Hellenistik Dönem’e Damgasını Vuran Yaratıcı Felsefe Sistemleri: Epikurosçuluk ve Stoacılık -I-,Arkeoloji ve Sanat Dergisi. 23 (101-102), s.37-41
Çok yararlı oldu tesekurlerr