ÖZ
Kitle iletişim araçları ve medya günümüz toplumu için önemli bir sosyalleşme kaynağıdır. Televizyon modern kültürde toplumsal cinsiyet rollerinin hem belirlenmesinde hem de topluma yansıtılmasında büyük bir önem taşımaktadır. Bu programların rolleri belirlemesinin arkasında ataerkil düşünceler yer almaktadır. Bu çalışmada, kitle iletişim araçları içinde sosyo-kültürel olarak en yaygın olan televizyonda yer alan dizilerin izleyiciye sunduğu kadın bireylerin rolleri ve erkek bireyler ile aralarındaki tezatlıklar incelenmektedir. Çalışmanın amacı televizyon dizilerinin bize sunduğu ataerkil düşünce yapısının kadınlar üzerindeki olumsuz etkilerini belirlemek ve ortaya çıkan toplumsal problemleri çözümleyebilmektir.
Anahtar kelimeler: Televizyon dizileri, kadın, imge, medya
ABSTRACT
Mass media and media are an important source of socialization for today’s society. Television is of great importance both in determining gender roles in modern culture and in reflecting it to society. Patriarchal ideas lie behind the determination of roles by these programs. In this study, the roles of female individuals and their contrasts with male individuals, presented to the audience by TV series, which are socio-culturally the most common among mass media, are examined. The aim of the study is to determine the negative effects of the patriarchal mindset presented to us by television series on women and to solve the social problems that arise
Keywords: TV series, woman, image, media
GİRİŞ
Teknolojinin gelişimi ile beraber televizyon, hayatımıza girerek büyük bir dönüşüm sağlamıştır. Başlarda görüntü ve içerik bakımından yetersiz olsa da 90’lı yıllar ile beraber yeni bir döneme girerek izleyiciyi kendine bağlama amacı gütmeye başlamıştır. Program türlerinde yenilikler ve değişiklikler yaparak kitle bağımlılığı sağlanmaktadır. Televizyonun kolay ulaşılabilir olmasıyla beraber, yapılan programların içerikleri izleyicilere yönelik oluşturularak izleyicilerin televizyonu hayatlarına almalarına olanak sağlamaktadır. Özellikle gündüz saatlerinde yayın yapan programlar ve diziler geniş bir izleyici kitlesine ulaşmaktadırlar. Bu izleyici kitlesine toplumsal cinsiyet rollerine yönelik düşünceler de aktarılmaktadır.
Toplumsal cinsiyet biyolojik eşitsizliklerin toplumsal yönlerini irdelemektedir. Erkek ve kadın olmanın toplumsal ve kültürel boyutlarını ifade etmektedir. Toplumlar ve kültürler içerisinde farklılık gösteren bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram özünde kadınlığın ve erkekliğin inşası ile ilgilenmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri ise bireyin cinsiyetiyle belirlenen veya belirlenmesi istenen normlardır. Bu normlar toplumun ve kültürün atfettiği ölçüde var olmaktadır. Rollerin oluşumu çocukluk çağlarına dayanmaktadır. Özellikle ataerkil toplumlarda çocuğun geleceği hakkında belli kalıplar oluşturulmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerinde kadın birey; pasif, duygusal, güçsüz gibi özelliklerle var olurken, erkek birey; bağımsız, güçlü, cesur ve hırslı gibi özelliklerle var olmaktadır. Ercan, Bikiş’e göre (2019: 168) toplumun kişiye atfettiği normlar ve davranışlar sosyalizasyon değişimi ile kazandırılarak çocukluk çağından etki etmeye başlamaktadır. Çolakoğlu, Doğaner’e göre ise (2008, 336) toplumsal cinsiyet ve eşitsizlik toplumun erkek egemenliğine göz yummasıyla bağlantılıdır.
Gürer’e göre (2020: 632 ) dişil ve eril bireyin farkı geçmişte işbölümü ile meydana gelen ayrımın zamanla egemenlik kavramına dönüşmesinden kaynaklanmaktadır. Erkeğin üstünlük kurduğu egemenlikte kadın ile arasına iktidar ilişkisi girmektedir. Erkek ve kadın arasındaki fark onların ayrı faaliyetlere yönelmelerine sebep olmaktadır. Böylece dişil ve eril olmak hiyerarşik bir ilişki içerisinde belirlenmektedir. Bu noktada televizyon; kadın ve erkek özelliklerinin belirlenmesinde rol alarak ataerkil düşüncenin yapısına etki etmektedir. Özgür’e göre (2017: 67) kadının geçmişten bulunduğu konum bugüne değişmemiştir ve bu televizyon dizileri ile izleyiciye yansıtılmaktadır. Televizyon, kadın bireylere kalıp biçen ve kontrol altına alan bir tutum sergilemektedir. TV dizileri; kadınları ev işleri ve çocukla ilgilenmek gibi geleneksel alışkanlıklar ile aktarmaktadır. Dizilerin içerikleri kadının çalışma hayatından uzak tutulup ev içinde yaşam sürdürmesine dair şekillenmektedir. Böylece kadın ev ile bağdaştırılmaktadır. Bu durumda kadın topluma karşı farklı düşüncelere sebebiyet vermemek için toplumun benimsediği işlere devam etmektedir. Özgür (2017: 64) bu durumu suskunluk sarmalı kuramı ile açıklamaktadır. Bu kuram toplumdaki diğer insanların fikirleriyle hareket edilmesi gerektiğine dayanan psikolojik tabanlı bir yaklaşımı içermektedir Televizyonda yer alan birçok dizide erkek bireyler, bilgili, güçlü, bağımsız, hızlı kararlar alabilen ve başarılı bir görünümde iken kadın bireyler yönetici ve üretici konumundan uzak, mekanizmalardan dışlanmış biçimde karakterize edilmektedir. Böylece kadınlar üretimde ve üretim sahasında bulunmaktan çekinmektedirler. Gürer’e göre (2020: 634) kadınlar medyada toplumsal değişimlerden en az etkilenen taraf olduğu için gelenekselliğe bağlı konumda bulunarak, ahlak temsili olarak görülmektedir. Aynı zamanda ev, cinsellik, aşk ve aile de kadın birey üzerinden aktarılmaktadır. Kitle kültürü kadını bu konular ile öne çıkartarak siyaset, sınıf, iş ve para gibi konulardan uzak tutmaktadır. Aydın, Aslaner (2015: 56) ise erkek rolü ve kadın rolünün dizilerde taraflı olarak yansıtıldığını dile getirmektedir. Erkek rolü sosyal, otoriter ve çalışma hayatına girebilen bir görünüm ile sunulurken kadın rolü dört şekilde izleyiciye sunulmaktadır. Bunlardan ilki geleneksel kadın rolü olarak karşımıza çıkmaktadır. Televizyon için geleneksel kadın evine ve ailesine bağlı olmalıdır. Eşinin sözüne sadık kalarak ataerkil düzenin devamlılığını sağlamaktadır. Bir diğer kadın rolü ise dekoratif olarak gösterilen kadın rolüdür. Bu kadın rolünde, kadın fiziksel açıdan çekici olmalıdır ve cinsel bir obje olarak görülmelidir. Geleneksellikten uzak kadın rolü de bir diğer rol olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kategoride kadın otoriter ve kariyerine odaklanmış olarak iyi bir çalışan görünümü sunmaktadır. Televizyonun yansıttığı son kadın rolü ise erkek ile eşit konumda olan kadın rolüdür. Bu bağlamdaki kadınlar hem işlerinde hem evlerinde başarı elde edebilen ve bağımsız kadınlardır. Bu dört kategori bireyin zihninde kadınları sınıflandırmasına yol açmaktadır. TV dizilerinde rol alan kadınlar mesleklerinden görünümlerine kadar belli bir kalıba sokulmaktadır. Televizyon bu yönüyle her yaştan kitleye hitap etmektedir. TV programları, diziler ve reklamlar ilgi çekici noktalar ile bireylerin algılarını kolayca yönlendirebilmektedirler. Televizyonda yayınlanan birçok içerikte toplumsal cinsiyet eşitsizliği bulunmaktadır. Günlük yaşam döngümüz içerisinde yer alan kitle iletişim araçları, bireylere hayatlarında benimsedikleri rolleri nasıl daha iyi hale getirebilecekleri konusunda belli düşünceleri empoze etmektedir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Teknolojinin gelişimi ile iletişim araçları her yaştan kitleye hitap etmeye başlamıştır. Bu araçlardan en ulaşılabilir olanı televizyondur. Televizyon içeriğindeki program ve diziler ile bireylerin yaşamlarına eşlik ederek onların düşünce ve tutumlarında yönlendirici bir etkiye sahip olmaktadır. Televizyonda sunulan erkek ve kadın görünümleri ve bu görünümlerden türeyen hikayeler, toplumsal cinsiyet kavramı bağlamında oluşan algıya büyük bir etkide bulunmaktadır. Toplumda kadın bireylere ve erkek bireylere belirli roller atfedilmektedir. Bu roller kitle iletişim araçları ile izleyicilere kavratılmaktadır. Bu noktada televizyonda yayımlanan dizilerde kadın ve erkek bireylere tanınan davranışlar izleyiciye dolaylı ve doğrudan olacak şekilde aktarılmaktadır. Kadına ait davranışların erkeğe ait davranışlardan farklı ve pasif olması cinsiyet eşitsizliğini gündeme getirmektedir. Dizilerde gösterilen kadın stereotipleri, genel olarak ev ve aile ile bağdaştırılarak oluşmaktadır. Ev ile ilgilenmeyip çalışma hayatında yer alan kadınlar ise bulundukları iş sektöründe erkeklerden daha geride bulunarak, pasif bir konumda izleyiciye sunulmaktadır. Hem ev ile ilgilenen hem çalışan kadınlara ise bu iki kategori için kaçınılmaz bir görevmiş hissi verilmektedir. Dizilerde geleneksel ve modern kadının nasıl olması gerektiğine dair tutumlar aktarılırken izleyici zihninde kadını sınıflandırmaktadır. Kadının dizilerde cinsel obje olarak gösterilmesi ve ahlakı temsil etmesi de, izleyicide başka bir kalıp düşüncenin oluşmasına sebep olmaktadır. Kadının yapabileceği mesleklerin sınırlılığı da dizilerin izleyici kitlesine işlediği kalıplardan bir diğeridir. Kadının güç gerektirmeyen ve narin işlerde çalıştığının gösterilmesi toplumda kadının yetersiz görülmesine sebep olmaktadır. Televizyonda yayımlanan dizilerde rolünü canlandıran kadın bireyin güzel olarak adlandırılması izleyicinin zihninde rolü oynayan kadının özellikleri şekillenmesini sağlamaktadır. Bu noktada kadına dayatılan güzellik algısının bahsedilmesi uygun görülecektir. Dizilerde yer alan kadına şiddet temasının işlenmesi de kadın ile erkek arasında egemenlik ilişkisinin olduğu izlenimini vermektedir. Tüm incelemeler sonucunda kadının televizyon dizilerinde kategorize ve belli kalıplar ile aktarılması izleyicide öyle olması gerektiği izlenimini vermektedir. Birey izlediği dizinin ardından kadın bireyin ne yapması, nasıl davranması ve kadın bireyin sınıflandırılması bağlamında görüş sahibi olduğunu düşünerek bunu çevresine ve topluma yansıtmaktadır.
KAYNAKÇA
Aydin, G., & Aslaner, D. A. (2015). Stereotip kadin rollerinin televizyon reklamlarinda sunumu. Global Media Journal: Turkish Edition, 6(11).
Çolakoğlu, B. E., & Doğaner, M. (2008). Televizyon reklamlarına toplumsal cinsiyetin yansıması: erkek analizi. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 18(2), 333-342.
Çonkarlı, M. S. (2018). Türk televizyon dizilerinde yansıtılan ideal kadın imgesi: Aşk-ı Memnu örneği (Master’s thesis, Maltepe Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü).
Ercan, E. A., & Bikiç, N. Ç. Kadın Rollerinin Televizyon Dizilerinde Yer Alma Biçimlerine İlişkin Bir Karşılaştırma: Paramparça ve Medcezir Örneği. İnsan ve İnsan, 6(20), 165-183.
GÜRER, S. Z. V., & GÜRER, M. (2020). Toplumsal Cinsiyet Rolleri Bağlamında Türkiye’deki Televizyon Dizilerinde Sunulan Kadın Stereotipi. Alanya Akademik Bakış, 4(3), 631-650.
Güzel, E. (2014). Toplumsal Cinsiyete Dayali Ayrimcilik Ve Medyanin Rolü. Global Media Journal: Turkish Edition, 4(8), 185-199.
Özgür, Ö. (2010). Televizyonda yayınlanan kadın programlarında toplumsal cinsiyet rollerinin sunumu (Doctoral dissertation, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü).