Toplum Kavramının Ortaya Çıkışı ve Toplumsal Felsefe İçinde Yer Edinişi

Toplum Kavramının Ortaya Çıkışı ve Toplumsal Felsefe İçinde Yer Edinişi
0

Giriş

Toplum, “insanların kurallar kapsamında bir arada yaşaması” olarak nitelendirilirse neredeyse insanlığın ortaya çıkışı ile birlikte meydana gelen bir yapı olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Ancak “toplum” kavramının ortaya çıkışı çok daha yakın bir zamana denk gelmektedir. Modernliğin ortaya çıkması ile birlikte kavram olarak kullanılmaya başlanan toplum olgusu daha önceleri de farklı insan gruplarını çerçevelemek için benzer tabirler ile kullanılıyordu. Ancak kelimenin tam anlamı ile toplum kavramının eş değer bir kavramının önceki zamanlarda var olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.

Toplum Kavramının Ortaya Çıkışı

Toplum kavramının ortaya çıkışının modernleşme ile birlikte olması öncesinde toplum yerine hangi kavramların kullanıldığını ve toplum kavramına neden ihtiyaç duyulmadığını düşündürebilir. Kelimenin tam anlamı ile “toplum modernliğin ürünü bir kavramdır.” (Aksoy, 2020) Toplum kavramının modernleşme ile birlikte ortaya çıkması onun Sosyoloji bilimi bağlamında da ele alınmasını sağlamıştır. Toplumun merkezi bir konuma sahip olduğu modern toplumda değerlendirmeler ve incelemeler toplumun, toplumun parçalarının incelenmesi ile gerçekleştirilir. Birçok sosyolog ve düşünür toplumu tanımlarken toplumun işleyiş biçimi ve çalışma şeklini göz önünde bulundurarak tanım yapar. Bunu bir örnek ile açıklamak gerekirse Augusto Comte’un toplum tanımını ele alabiliriz. Comte’a göre toplum organik olarak var olan bir bütündür. İşlevlerin bir araya gelmesi ile çalışan zaruri bir sistem olarak da ifade edilebilir. Sosyologların toplumu tanımlama şekilleri bir anlamda toplumu anlamlandırma ve değerlendirme şekillerini de anlatır. Toplumda meydana gelen farklılıklar, ön görüleri ve daha birçok bulgularında toplumu tanımlama şekillerine göre analiz yaparlar.

thumbnail
Önerilen Yazı
Germinal Kitabının Özeti/Analizi

Toplumsal Felsefe İçerisinde “Toplum” Kavramının Yeri

Toplum kavramı modernleşme ile birlikte bir anda yoktan var olmamıştır. Bu kavramın ortaya çıkışına kadar toplumların ele alınışında kullanılan bazı kavramlar bulunmuştur. İbn Haldun’dan bu yana var olan toplumsal yapıyı açıklamak için farklı kavramlar kullanılmıştır. İbn Haldun metodolojisine göre toplum kavramına en yakın kavram “hadariyet” kavramıdır. Bedevi ve hadari toplumlar olarak var olan nitelendirmesi toplum felsefesi alanında İbn Haldun’u önemli bir isim yapar. “Umran” kavramı ile de kendisinden sonraki birçok araştırmacı için kaynak olmuştur.  Hatta Osmanlı İmparatorluğu döneminde de var olan toplum üzerine olan araştırmalarda birçok alim İbn Haldun’un metodolojisini takip ederek ilerlemiştir. Bu alimlerden biri de Katip Çelebi ve Naima’dır. Var olan Osmanlı toplumunun durumunu açıklamak için İbn Haldun’un öğretilerinden; coğrafyanın insan yaşamı üzerindeki etkilerinden, kültür farklılıklarının ortaya çıkma nedenlerinden ve benzeri birçok öğretisinden faydalanmışlardır.

Osmanlı döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan modernleşme yani çağdaşlara ayak uydurma çabası beraberinde modernliğin bazı sonuçlarının kabul edilmesi ile neticeye ulaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin modernliği kabul etmesi ise tam anlamı ile bir kabul ediş olarak nitelendirilemez. Bu noktada İslam kültürü ile modernliği harmanlama çabası olduğunu söylemek mümkündür. Kabakçı ve Aladağ bu durumu Osmanlı’nın “seçmeci” bir tavır içerisinde olduğunu ifade ederek açıklar. (Aksoy, 2020)

Osmanlı döneminde tam olarak bir “toplum” kavramının ortaya çıkamamasının bazı nedenleri mevcuttur. Toplumun yapısı ve var olan normlar bunlardan bazılarıdır. “Toplum” kavramının temelde çerçeve bir kavram olduğu söylenebilir. Bu kavrama ihtiyaç duyulması ile birlikte ortaya çıkması da gayet normaldir. Modernleşme ile birlikte var olan yapıyı açıklamak için toplum kavramı kullanılmıştır. Bir anlamda var olan yapıya genel bir çerçeve çizmek ve onun parçalarını göz önünde bulundurarak hareket etmek istenilmiştir. Osmanlı Devleti döneminde toplum kavramının ortaya çıkmamasının en büyük nedeni ise din olgusudur.  Başka bir deyiş ile şu sorunun cevabı üzerine düşünmek gerekir: Farklı Kapsayıcı Kavramların Varlığı “Toplum” Kavramına İhtiyaç Olmamasının Nedeni Olabilir Mi?

Osmanlı Devleti din ile yönetilen bir devletti. Bu da İslam filozoflarının bugün üzerinde konuşulan toplum kavramı üzerine çalışmış olsalar da aynı kavramı neden ortaya çıkaramadıklarının yanıtı olabilir. Halihazırda var olan bir çerçeve kavram varken yeni bir tanımlayıcı, çerçeve kavrama ihtiyaç olmaması nedeni ile toplum kavramı ortaya çıkmamıştır. Osmanlı Devleti için var olan kapsayıcı kavramın din olgusu olduğunu düşünen bazı bilim insanları da bulunur. Mardin bunlardan biridir. Ona göre İslam devletlerinde toplum kavramının gelişememesinin en büyük nedeni “İslam’ın insan odaklı mesajıdır. Bu nedenle İslam düşüncesinde toplumsallık insani içtima bağlamında kavramlaştırılmıştır.” (Aksoy, 2020) Mardin bu ifadesi ile aslında toplum kavramına Batı Avrupa gibi bakılamamasının nedenini anlatmayı hedeflemiştir. Bir kavramın ortaya çıkarılmasında var olan düzenin, işleyişin, gelenek ve kültürün hatta coğrafyanın dahi etkileri bulunmaktadır. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda Osmanlı Devleti zamanında toplum kavramının Batıcıl bağlamda ortaya çıkması da olanaklı değildir. Kendi kaynakları, geçmişi ve kültürü olan Osmanlı Devleti içerisinde toplum kavramının ortaya çıkmaması Mardin’e göre din kaynaklıdır. İslam dininin insan odaklı bir mesaj sistemi bulundurması aslında yanlış anlaşılıyor olabilir. Bir başka bağlamda değerlendirilirse İslam dini insanların birlik ve beraberlik içerisinde eşitsizliğin minimum olduğu bir toplumda yaşamalarını ister. İslam dininin emir ve yasaklarını bulunduran Kur’an-ı Kerim içerisinde bu durum defalarca ifade edilir. Bunun yanı sıra zekat ve sadaka gibi İslam dini tarafından emir ve tavsiye edilen de birçok davranış bulunmaktadır. Her şeyin ötesinde Mardin’e İslam dininin toplum kavramının ortaya çıkmasını engel bir niteliğini olduğunu düşündüren başka unsurlar olabilir.

Toplum kavramı üzerine Osmanlı Devleti sonrasında Ziya Gökalp de araştırmalar yapmıştır. Gökalp’in kavramları değerlendirmesi ve kendisinden önce kullanılan “garplılaşma” gibi kavramlar yerine “muasırlaşma” gibi kavramları tercih etmesi onun Osmanlı dönemindeki seçici kabullenmeden biraz daha sıyrılabildiğini göstermekte.

Sonuç

Toplum kavramı geçmişten günümüze kadar Sosyolojinin bir bilim olarak kabul edilmesinden önce de benzer muadilleri ile işlenen bir kavramdı. Kavramın tam olarak ortaya çıkışının modernleşme dönemi olduğu genel olarak kabul ediliyor. Ancak toplum felsefesinde de dönemsel olarak var olan kültür ve gelenekler ışığında benzeri kavramlar kullanılmıştır. Esasen toplum kavramının modernleşme ile birlikte birden gökten zembille indiğini düşünmek tamamı ile yanlış olacaktır. Toplum kavramının ortaya çıkışı, var olan birçok koşul ile birlikte gerçekleşmiştir. Sosyoloji bilimi ile içkin olarak işlenen toplum kavramı bir anlamda sosyolojinin bir nesnesi olarak da değerlendirilebilir. “Toplum kavramının yer edinmesi pozitivizm ve pozitivizm eşliğinde sosyolojinin kurumlaşmasını sağlamıştır.” (Aksoy, 2020)

Kaynakça

Aksoy, M. (2020, 10 11). Toplum Tarihinin Kökeni. https://mehmetaysoy.blogspot.com/: https://mehmetaysoy.blogspot.com/2020/10/toplum-kavramnn-tarihi.html adresinden alındı

thumbnail
Önerilen Yazı
Erich Fromm’un Psikanaliz ve Din Kitabı’nın Analizi

Founder of Sosyologer

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir