Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, bireyin toplum tarafından cinsiyetlerin nasıl görüldüğünü ve bu cinsiyetlere atfedilen sorumlulukları, özellikleri inceleyen sosyolojinin alt dallarından biridir. Kadın ve erkeğin kimlik oluşumunu inceler. Kadın ve erkeğin toplum içindeki yerini, rollerini inceleyerek bulunan sorunlara çözüm getirir. Aynı zamanda toplumda tespit edilmesi durumunda ayrımcılığı önlemek amacıyla çalışmalar yapılır.
Başlıklar
- Toplumsal Cinsiyet Nedir?
- Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları İlk Ne Zaman Başladı?
- Toplumsal Cinsiyet Kavramını İlk Kim Kullandı?
- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Nedir?
- Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Nedir?
- Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Örnekleri
- Toplumsal Cinsiyet Rolü Nedir?
- Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları Nelerdir?
- Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Neden Önemlidir?
- Toplumsal Cinsiyette Hakkaniyet Nedir?
Toplumsal Cinsiyet Nedir?
Toplumsal cinsiyet, kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklara dayandırılarak kültürel ve sosyal olarak toplum içinde inşa edilen farklılıklardır. Başlarda toplumsal rolleri belirlemede kullanılan bu kavram giderek cinsiyet eşitsizliğini ortaya koymak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Ünlü kuramcılardan biri olan Judith Butler’a göre toplumsal cinsiyet, orijinali olmayan bir imitasyondur. Toplumsal cinsiyet ne olduğunuzdan çok ne yapıtımız ile ilgilenir.
Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları İlk Ne Zaman Başladı?
Toplumsal cinsiyet çalışmaları ilk olarak 1970’lerde başlamıştır. Üç önemli aşama bulunmaktadır. Birinci aşama, cinsiyet farklılıklarına vurgu yapmaktadır. Bu farklılıklar bireylerin biyolojik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. İkinci aşamada öğrenilen cinsiyet rollerine ve toplumsallaşmaya vurgu yapılmaktadır. Toplumsal cinsiyet, özgül toplumsal düzenlemelerin bir üründür. Üçüncü aşamada, toplumsal cinsiyetin bütün sosyal sistemlerde merkezi bir rolünün olduğu fark edilmiştir. Böylelikle toplumsal cinsiyet, ücretli çalışma, aile, politika, gündelik yaşam, ekonomik kalkınma, hukuk, eğitim ve daha birçok alanda analizlere katılmıştır.
Toplumsal Cinsiyet Kavramını İlk Kim Kullandı?
Toplumsal cinsiyet kavramını ilk kez Ann Oakley kullanmıştır. 1972 yılında yayımlanan Sex, Gender and Society’de açıkladığı üzere, cinsiyet (seks) biyolojik açıdan erkek-kadın ayrımını anlatırken, toplumsal cinsiyet (gender) erkeklik ile kadınlık arasındaki toplumsal bakımdan eşitsiz bölünmeye gönderme yapmaktadır. Her ne kadar geleneksel bakış açısında, cinsiyet ve toplumsal cinsiyetin basit ve açık bir şekilde birbirleriyle örtüştüğü anlayışı devam ediyor olsa bile, artık bugün bu ikilinin birbirlerinden ayrı anlamsal boyutlarını konu edinen geniş bir literatür oluşmuştur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Nedir?
Toplumsal cinsiyet eşitliği, toplumda yaşayan her bir bireyin sahip olduğu hakların cinsiyet gözetmeden eşit bir şekilde uygulanması olarak tanımlanabilir. Toplumsal cinsiyet eşitliği talebi, kadınların erkeklerle aynı olma değil, aynı gibi değerlendirilme talebidir. Kadınlar erkeklerden farklı oldukları için, aralarındaki toplumsal cinsiyet kimliklerinden kaynaklanan adaletsiz güç farklılıklarının yok edilmesi, erkeklerden farklı fakat eşit olarak değerlendirilmesinin bir gereği olarak görülmelidir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Nedir?
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği¸ toplumun kadın ve erkek cinsiyeti için belirlediği rollere uygun davranıldığında ortaya çıkan eşitsizlik durumudur. Siyasal, sosyal, ekonomik, kişisel vb. alanlarda kadınlara ve erkeklere farklı muameleler yapılasından doğar. Bu durumdan daha çok kadınlar etkilenmektedirler. Yukarıda söz edilen alanlarda erkeklerle aynı haklara sahip olamayan kadınlar ciddi bir ayrımcılık ve hak kullanımlarının engellemesi ile karşılaşmaktadırlar.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Örnekleri
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine örnek olarak yoğun bir şekilde karşılaşılan maaş eşitsizliği verilebilir. Kadın ve erkek aynı işi, aynı şekilde yapmalarına rağmen kadınların aldığı ücret, erkeklerinkinden daha azdır. Siyasete bakıldığında kadın bakan ve milletvekillerinin çoğu erkektir, kadınlar azınlıktadır. Aynı şekilde yönetim kurullarına bakıldığında çoğunluğu erkektir hatta bazılarında kadın bulunmaz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en çok etkilediği alanlardan biri de eğitimdir. Özellikle kırsal kesimlerde okur yazar kadın sayısı azdır. Kız çocukları okula gönderilseler bile birçoğu lise ve üniversite eğitimi alma fırsatı bulamamaktadır.
Toplumsal Cinsiyet Rolü Nedir?
Toplumsal cinsiyet rolü, toplum tarafından belirlenen kadın ve erkek cinsiyetlerini belirli bir kalıba sokmaya yönelik yargılardır. Rol-toplumsal cinsiyet uyarlamalarında ana fikri bireyin er veya dişi oluşu teşkil etmektedir. Bu nedenle de her zaman iki cinsiyet rolü mevcut olmuştur. Toplumsal cinsiyet rolleri kadın ve erkeğin hangi yaşta ne yapacağını belirlemektedir. Bu yargılar çoğunlukla kurumlar yoluyla insanlara empoze edilmektedir. Kurumlarda daha çok erkelerin çalıştırılması kadınları ev hayatına itmiştir. Böylelikle erkek çalışır eve ekmek getirir; kadın ev işi yapar, çocuk bakar gibi çeşitli normlar ortaya çıkmıştır. Aile kurumunda ise bu durum pekiştirilir ve içselleştirilmeye başlar. Erkek çocuklarına araba alınırken; kız çocuklarına bebek alınarak ileride yaşayacakları hayata alıştırılamaya çalışılır.
Toplumsal Cinsiyet Kalıp Yargıları Nelerdir?
Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları kadınların ve erkeklerin davranış biçimlerine dair basit varsayımlar ve fikirler olarak tanımlanabilir. Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, kültürün genel toplumsal cinsiyet algısı olarak tanımlanabilir. Kalıplaşmış yerleşmiş olan bu yargıların derin kültürel kökenleri vardır. Bu yargılarla mesleklere, davranış şekillerine, kişilik özelliklerine cinsiyet atanmaktadır. 2007 yılında Türkiye’de yapılan bir çalışmadan elde edilen sonuçlara göre katılımcılar; çocuk bakmak, yemek yapmak vb. eylemlerin kadınsı olduğunu belirtmişlerdir. Erkeksi görülen eylemler i ise tamir yapmak, resmi kurum evrakları ile ilgilenmek, evdeki karaları almaktır. Yine çalışmaya göre hemşirelik, sekreterlik, kasiyerlik kadınsı meslekler olarak; Politika insanı, yönetici, güvenlik görevlisi olmak erkeksi meslekler olarak görüldüğü tespit edilmiştir. Parfüm kullanmak, ağlamak, uzun saçlı olmak kadınsı davranışlarken; sigara- alkol kullanmak, akşam yalnız bir şekilde dışarı çıkmak erkeksi davranışlar olduğu katılımcılar tarafından söylenmiştir. Sadakat, merhamet gibi özellikler kadınsı iken; rekabetçi, otoriter olmak gibi özellikler erkeklere atfedilmiştir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Neden Önemlidir?
İnsanların modernleşmesi ve bilginin değer kazanmasıyla birlikte yeni bir dönemde geçilmiştir. Eskide kalmış insan haklarını yaralayan düşünceler geride bırakılmalıdır. Bu ezilen insan haklarının çoğunluğunu kadın hakları oluşturmaktadır. Kadınlar asırlardan beri temel haklarının çoğu ellerinden alınmış ve özgürlüğü kısıtlanmış bir şeklide yaşam sürmektedirler. Hiçbir gerçekliğe dayandırılamayan normlardan dolayı kadınlar ezilmekte ve sömürülmektedirler. Yine bu normlardan dolayı kadınlar şiddet görmekte ve öldürülmektedirler. Toplumun yarattığı baskıdan dolayı birçok kadın iş yaşamında dışlanarak eve hapsolmakta ve kendisine öğretildiği gibi maruz kaldığı şiddete, baskıya, muamelelere karşı sessiz kalmaktadır. Bu durum kuşkusuz hiçbir toplum için normal değildir. Toplum tarafından yaratılmış olsa bile insan haklarına aykırı bir durumdur. Gerekli cezalar ve uygulamalarla bu durumunun düzeltilmesi şarttır.
İlginizi Çekebilir: Toplumsal Cinsiyet Kuramları
Toplumsal Cinsiyette Hakkaniyet Nedir?
Kadın ve erkek arasında sorumlulukların ve gelirin dağılımında adalet ve hakkaniyet olmasıdır. Bu kavramda kadın ve erkeğin farklı gereksinimlerinin ve gücünün olduğu kabul edilmektedir. Bu farklılığın belirlenerek, iki cinsiyet arasındaki dengeyi düzeltecek şekilde, gerekenlerin yapılmalıdır. Sorumluluk, görev ve rollerin dağılımında adalet ve hakkaniyet olması gerekmektedir. Toplumun kadın ve erkeğe biçtiği “toplumsal cinsiyet rolü” pek çok mekanizma aracılığıyla her iki biyolojik cinsiyetin de sağlığını olumsuz etkilemektedir.
KAYNAKÇA
- Butler, J. (2011). Gender trouble: Feminism and the subversion of identity. routledge.
- Connell, R., & Soydemir, C. (1998). Toplumsal cinsiyet ve iktidar: Toplum, kişi ve cinsel politika. Ayrıntı.
- Sarp, Ü. N. E. R. (2008). Toplumsal cinsiyet eşitliği. Başbakanlık, Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü.
- Vatandaş, C. (2007). Toplumsal Cinsiyet Ve Cinsiyet Rollerinin Algılanışı. Sosyoloji Konferansları, (35), 29-56.
Bir Sonraki Yazı: Edebiyat Sosyolojisi Nedir?