Günümüzün modern toplumları o denli değişken görünüyor ki bu toplumların ‘’akışkan’’ aşamada olduğu söylenebilir ( Bauman ve Lyon, 2013: 7 )
Modern dünya sürekli değişip dönüştüğünden dolayı ‘’gözetim’’ de daima hareket halindedir yani gözetim ‘’akışkanlaşmaktadır’’. Kitabın ana teması aslında gözetimin zaten yıllardır var olması ve bir bakımdan modern dünyanın temel özellikleri sayesinde toplum tarafına fark ettirilmeden sessizce artıyor olmasıdır. Kitapta adı geçen gözetim kavramının modern dünyada ne şekilde boyutlandığını Lyon şu sözleriyle açıklamıştır. ‘’Gözetim modern dünyanın en önemli boyutlarından biri ve birçok ülkede insanlar gözetimin onları nasıl etkilediğinin fazlasıyla farkındalar.’’ ( Lyon, 2013: 11 ) Burada çok büyük örneklerden bahsetmiyorum aksine her gün içinde bulunduğumuz kamusal alanlarda var olan kameralardan, havaalanlarında ki vücut tarayıcılarına kadar var ettiğimiz cihazları modernitenin getirdiği gereklilikler olarak görüp bundan dolayı kamusal alanlarda ki her adımımız da gözetim araçlarının bizi takip etmeleri toplum tarafından kabul görülmektedir. Aynı zamanda modernitenin getirdiği ve bir süre sonra topluma baskı kurmak ve denetim mekanizmasını güçlendirmek için bu gerekliliklere ayak uydurmak zorunda olduğumuzu düşündüğümüz gibi bu duruma razı olmanın da bilincindeyizdir.
Diğer bir konu ise güvenlik meselesidir peki bu ‘’güvenlik meselesi’’ uğruna teknolojik açıdan var ettiğimiz gözetim araçlarının toplumsal ve aynı zamanda kültürel olarak gerçekten ne anlama geldiğinin bilincinde miyiz? Kitapta da bahsettiği gibi yeni teknolojik gelişimler ve kural koyucu düzenlemeler gibi basit bir yerden başlayarak belki ilk aşama olan bu olguyu algılayabiliriz. İlk olarak temel konumuz bu sınırlandırmalar içerisinde ki bireyin özgürlüğüdür buda yeni teknolojik gelişimler, gözetim araçları sayesinde katı bir şekilde kısıtlanmış durumdadır. Bu cihazlara bizler her ne kadar ‘’güvenlik’’ için gereklilik desekte diğer gözetim biçimleri de (binalara giriş yaparken kimlik göstermek veya parola girmek gibi) gittikçe artmaktadır. Ayrıca bireylerin yaşam olanaklarının gözetimden etkilendiğini katı bir şekilde ortaya çıkartmak belki de gözetimi sınırlama çabalarımıza katkı sağlayacaktır.
Aslında var olan bu gerçeklere eleştirel bir gözle bakmamızın diğer bir nedeni ise ‘’etik’’ meselesidir özellikle bireyin veya toplumun etiğine verilen önemdir. Peki, sizce gözetleme, izleme, takip etme ve kontrol etme var olan gözetime yani bu sınırlandırmalara eleştirel bir şekilde bakmamıza ne ölçüde fayda sağlayabilir? Bu fayda bizlere karşı olumlu veya olumsuz olarak sonuçlanabilir olumlu tarafı ise sürekli bir gözetim mekanizmasının kocaman bir göz gibi kamusal alanın üzerinde olması bir yandan bireylere gelecek olan zararı azaltmaktadır. Örneğin yolda yürürken veya alışveriş merkezinde alışveriş yaparken çantamızın çalınması gibi bir durum söz konusu olduğunda alışveriş merkezinde bulunan kameralardan hırsızın yakalanması ‘’gözetim’’ hakkında ki yapacağımız olumlu eleştirilerden birisidir. Olumsuz eleştiri ise modern toplumda ki denetimdir bireylerin özgürlüğüne getirdiği sınırlandırmalardır. Bütün bunlara baktığımızda yıllardır var olan toplumsal düzende gözetimin vazgeçilmez bir unsur olduğu anlaşılmaktadır. Gözetimin, modernitenin boyutlarından biri olduğunu zaten yazının başında kabul etmiştik. Ancak modernite olduğu yerde durmaz tıpkı gözetim gibi akışkandır bundan dolayı ‘’ akışkan modernite ‘’ terimi gözetim kavramına oldukça uygundur. Tıpkı Buma’nın modernitenin Marx ve Engelsin ) ‘’katı olan her şey buharlaşıyor’’ anlayışının ötesinde akışkanlaştığını söylüyor. Kitapta ‘’panoptikon’’ kavramı üzerine tartışmalar yapılmıştır Bauman ise çalışmalarında panoptikon eleştirisini ve bununla ilgili konuları işlemeye devam ederken, Lyon’u gözetim üzerine yaptığı çalışmalarda desteklemiştir. Bir diğer taraf ise Bauman’a göre Foucault panoptikonu modern iktidarın ‘’şemsiye metaforu’’ olarak kullanır.
Gözetim kavramından doğan Foucault’n ‘’hapishanenin doğuşunda’’ sıkça bahsettiği ‘’panoptikon’’ kavramının bugünkü karşılığı akışkan gözetimdir. Panoptikon ‘’çağdaş dünyada kendi hapishanemizi yaratmak’’ diyebiliriz gözetlemeye dair her sorunu içine alan ve iktidarı da bunun tam merkezine yerleştiren dâhiyane bir mekanizmadır yani modern kontrol mekanizmasıdır. George Orwellın ( büyük biraderi) bin dokuz yüz seksen dört adlı romanında yer alan kurgusal karakterden birdir. Gözetim yeni teknolojilerin gittikçe artan kontrolüyle ilgili değilse bile gücün dağıtılma biçimiyle ilgili olduğu düşünülemez mi? Gözetim için en sık kullanılan örneklerden biri hiç kuşkusuz büyük biraderdir idari aygıtların hepsinin bir kontrol aracı olarak kullanılması sonucu devlet yönetimi tek bir kişide toplandığı zaman büyük biraderden bahsetmeye başlıyoruz. Panoptikon kavramına gelecek olursak panoptikonda ki mahkûmlar hareket edemezlerdi çünkü sürekli gözetleniyorlardı serbestçe hareket edebilen gözcülerin o anda nerde olduklarını bilmiyorlardı ve bilmelerinde imkân yoktu. Günümüzde ise bu katılık çözülmüş durumdadır. Gelgelelim yeni gözetimin saydam olmayışı Bauman’ın söylediği şekilde panoptik-sonrası ‘’akışkan modernite’’ toplumunda sosyal medya ağları veya alışveriş siteleri gibi ağlar tarafından birey hakkında alığı bilgilerin büyük bir kısmını aslında kişilerin kendileri tarafından eğlenerek veya internette gezinerek sağlamaktadır. Veya günlük rutin içerisinde kimliklerimizi gösteriyor mail yoluyla haberleşebilmek için mail adreslerimizi söylüyoruz. Ne var ki bunlar bizim hayatımızı kolaylaştırdığı gibi aynı zaman da başımızı belaya da sokabiliyor. Mesela modern gözetimin sosyal ve politik suçları varsa akışkan modernitenin panoptik-sonrası da benzer suçları vardır. Örneğin sosyal medya suçları akla geldiğinde ilk düşündüğümüz özel alanın ihlali olsa da aslında bu önemli sorun değildir. Anonimlik ve özel alanın ihlali gibi konular elbette önemlidir fakat bir yandan da tarafsızlık, adalet ve insan haklarının da konuyla ilgili bağlantısı unutulmamalıdır. Akışkan modernite kavramının bize sunduğu bu geniş çerçeve bağlamında gözetim kavramını yalnızca teknolojinin ilerlemesi veya iktidarın güçlenmesi açısından ele aldığımızda bunun ötesine geçebilir. Gözetim, Buma’nın akışkan olarak adlandırdığı modernite biçimleriyle ortak noktalara sahiptir ve birbirlerini şekillendirmektedirler. Gözetim gün geçtikçe yeni biçimlerde karşımıza çıkmaktadır bundan dolayı bizim de gözetimin ve onun yeni biçimlerini anlamamızın tek yolu gözetimin ve akışkan modernitenin nasıl bir ilişki kurduğunu irdelemekten geçmektedir.
(Bauman ve Lyon, 2013 Akışkan Gözetim)